31 Mayıs 2014 Cumartesi

Mutlu Evliliğin Sırrı


Herkesin hayalinde mutlu bir evlilik, mutlu bir aile hayatı vardır. Eskiden belki daha güzeldi ilişkiler. Bayanlar iş hayatında bu kadar aktif değillerdi belki ama sosyal hayatın en önemli üyeleriydi. Mutlu evliliğin sırrı bence burada yatıyor. Bundan 50 yıl önceyi düşünelim, kadınlar ve erkekler arasındaki bölüşümleri. Bir bayanın sorumluluğu evinin, çocuklarının ve eşinin bakımıydı.
Evin yemeğini, temizliğini, ütüsünü yapar; çocukların sosyal, zihinsel, fiziksel gelişimiyle birebir ilgilenir; eşinin arkadaşlık, eşlik ihtiyaçlarını karşılardı. Bütün bunları yaparken, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir ev hanımı olma fikriyle güdülenirdi. Erkeklerin görevi ise; koşullar nasıl olursa olsun çalışmak, evi geçindirecek parayı kazanmak, bazen de evin tadilat işlerini yapmaktı.

Bayanların iş hayatına bu kadar yoğun girmeleriyle maalesef bu sorumluluklar ciddi anlamda form değiştirdi. Özellikle bayanlara pozitif ayrımcılığın yapıldığı günümüz iş hayatında kadınlar, özel fiziksel yetenek gerektirmeyen çoğu işte erkeklere kıyasla daha çok tercih ediliyor. Kadın, eşiyle aynı koşullarda hatta daha ağır sorumluluklarla çalışıyor. İş hayatındaki pozisyonu gereği de üstlendiği bir dolu sorumluluk ortaya çıkıyor. Prezantabl diye bir kelime var artık hayatımızda. Sunulabilir, tanıştırılabilir. Çalışan kadın, çalışmayana göre daha prezantabl olmak zorunda. Bunun için modayı daha çok takip ediyor, kuaföre daha fazla ihtiyaç duyuyor. İş hayatında olmadığı zamanlarda bütün zamanını evine, eşine, çocuğuna ayıran kadın; günümüzde en çok zamanını işine ayırıyor. Ardından alışverişe, manikür&pediküre, saçını boyatmaya, vs, vs. Bunlardan arta kalan zamanlarında da eşine, çocuklarına ve evine zaman ayırması gerekiyor.

Eskiden sadece erkeğin eve gelindiği an evin huzurunda unutulan iş stresi vardı. Şimdi tüm gününü bir sürü müşteri, yönetici, iş arkadaşı ile geçiren kadının eve geldiği zaman çocuklarıyla&eşiyle ilgilenecek zamanı-zamanı geçiyorum, enerjilerinin de kalmayışı. Bir de bunun üstüne çamaşır, bulaşık gibi angaryalar çıkınca eşe söylenecek bir kaç tatlı söz de evlilik hayatından zamanla ayrılıyor.

Mutlu evlililiğin sırrı öncelikle eşlerin birbirlerine karşı ilgili ve sevecen olmalarından geçer. Adı üstünde "hayat arkadaşlığı" dır evlilik. Her sabah uyandığında göreceğin ilk yüz, eşinin yüzü. Güler yüzle, bir gülücükle güne başlamak güzel bir gün geçirmek için %50 dir bence. Birlikte kahvaltı yapmak, kahvaltıda telefon ya da televizyon gibi şeylerle değil; birbirinizle ilgilenmeniz ne kadar da tatlı. Evden çıkarken sarılmalar, öpüşmeler; gün içerisinde akşam olsa da kendimi eşimin kollarına atayım diyebilmek. Ancak sürekli negatif elektrik gönderen bir eşiniz varsa bu mümkün olmayacaktır.

Evlenince sosyal hayatın bitmesi, mutlu bir evlilikte olmaması gereken en önemli şeylerden biridir. Arada bir sinemaya, tiyatroya, konsere gidin. Arkadaşlarınızı yemeğe çağırın ya da onlara gidin. Eşinizle birlikte yapmaktan hoşlanacağınız yeni aktiviteler edinin. Hatta bir yapılacaklar listesi bile hazırlayabilirsiniz. Eşinize sürprizler yapın, böylelikle onunla sonsuza kadar yeni flört eden bir çift ilişkisi yaşayabilirsiniz. Günün iyi geçmesinin %50 sinin güne güler yüzle, aşkla başlanması olduğunu söylemişken; evliliğin %50 den fazlasının iyi bir cinsel hayat olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Eşinizin arzularını önemseyin, ona sürprizleriniz cinsel hayatınızda da devam etsin. Son olarak da Ben-ci-llik ten kaçının. Artık ben diye bir şey yok ki sizin aranızda benci olasınız. Artık biz oldunuz. Birbirinize empati kurarak yaklaşın. Siz onu anlamaya çalıştıkça, o da size aynı özveriyle dönüş yapacak ve sizin için mutlu evlililiğin sırrı merak konusu olmaktan çıkacaktır. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder